Yükleniyor, lütfen bekleyiniz.

'Akif'in Kur'an-ı Kerim Meali Üzerinden Türkiye'de Din-Devlet İlişkisi Okunabilir'

12.03.2018
'Akif'in Kur'an-ı Kerim Meali Üzerinden Türkiye'de Din-Devlet İlişkisi Okunabilir'
“Mehmet Akif’i Anma ve İstiklal Marşı’nın Kabulünün 97. Yıl Dönümü Özel Programı” Başakşehir Emin Saraç Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi.

İbn Haldun Üniversitesi ile Başakşehir Belediyesi’nin ortaklaşa düzenlediği “Mehmet Akif’i Anma ve İstiklal Marşı’nın Kabulünün 97. Yıl Dönümü Özel Programı” Başakşehir Emin Saraç Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlanan programa İbn Haldun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Recep Şentürk, İbn Haldun Üniversitesi Medeniyetler İttifakı Enstitüsü Sekreteri Vahdettin Işık ve Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Akay konuşmacı olarak katıldı.

Programda “Kur’an Şairi Mehmet Akif” konulu bir konuşma gerçekleştiren Prof. Dr. Recep Şentürk, konuşmasına Mehmet Akif Ersoy’un tercüme ettiği Kur’an’ı Kerim’den Fatiha Suresi’nin mealini okuyarak başladı. Mehmet Akif’in Kur’an’ı Kerim mealinin büyük bir şaheser olduğunu, Akif’in bu uğurda şairliği bıraktığını ifade eden Prof. Dr. Şentürk, “Şiirselliği aşan bir metinle karşı karşıyayız, Kur’an’ı Kerim meali, Akif’in ömrünün son 10 yılını verdiği bir eserdir ve bu eseri daha güzel bir şekilde tercüme edebilmek için şiir yazmayı bırakmıştır. Bir sanatın ustası, bir milletin İstiklal Marşı’nı yazmış bir şair, Kur’an’ı Kerim’i daha güzel tercüme edeyim diye şairliği bırakıyor. Bu büyük bir fedakarlık.” şeklinde konuştu.

Mehmet Akif’in şairliği feda ederek yaptığı Kur’an’ı Kerim tercümenin yakılmasını istediğini ifade eden Prof. Şentürk, bunun nedeni ise şöyle anlattı: “Akif, hayatının özünü teşkil eden, şairliği bile uğruna feda ettiği bu kutsal eseri yakın diyor. Burada çok dramatik bir durum var. Gördüğünüz Kur’an, Türkçe Kur’an. Türkiye’de ne yazık ki Türk İslam’ı üretme projesi vardı o dönem. O dönemde muhafazakar olmayan bazı insanlar, milli bir dil üretme derdine düşüyor, kendileri inanmasa da bu milletin onların kafalarına göre ürettikleri bir dine inanmalarını istiyorlardı. Bu dinin de mukaddes kitabının ve ezanın Türkçe olmasını, namazın Türkçe kılınmasını arzu ediyorlardı.” Akif’in mealinin uzun yıllar sonra günümüze ulaştığını belirten Şentürk, “Mealin yakıldığı tarih 1960 İhtilali. O dönem ihtilali yapanların tekrar Türkçe ibadet, Türkçe Kur’an, Türkçe ezanı gündeme getirmeleriyle Akif’in meali emanet ettiği İhsan Efendi ve oradaki diğer Türk Müslümanlar telaşa düşüyorlar. Ve yakıyorlar meali. Tabii yaktıkları bir nüsha ve en fazla iki tane nüshayı yakıyorlar. Ama şimdi meal 25 senede yazılıyor. Sonra bir 25 sene daha bekliyor. Neredeyse 50 yıllık bir zaman içerisinde tek bir nüsha olduğunu düşünmek doğru olmaz. Mutlaka ondan istinsahlar edinmiştir. Mehmet Akif’in kendisi farklı nüshalar çıkartmıştır veya gelen arkadaşları ve dostları ondan farklı nüshalar elde etmişlerdir. Nitekim en son yayınlanan bir nüsha var. Elmalılı Hamdi Yazır’a kendi eliyle yazıp gönderdiği nüsha.” şeklinde belirtti. Mealin aynı zamanda bir direniş hikayesi içerdiğini ifade eden Prof. Şentürk, meale “Direnen Meal” ismini verdiklerini, dünyada ilk defa bir mealin üçte biri için sempozyum yapıldığını vurguladı. Prof. Şentürk, söz konusu mealin birkaç safhaya ayrılan tarihi olduğunu ve bu tarih üzerinden Türkiye'deki din-devlet ilişkisinin okunabileceğini söyledi. 

"İstiklal Marşı, ebediyete kadar yaşayacak"

Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü ve Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi de olan Prof. Dr. Hasan Akay ise, "İstiklal Marşı İstikbal Marşı" başlığında konuştu. İstiklal Marşında Türk milletinin maddi ve manevi tüm değerlerinin özetlendiğine dikkati çeken Akay, ''Bir iman ocağıdır İstiklal Marşı. Bir gök armağanıdır, bu millete aittir. İstiklal Marşı istikbalindir, geçmişin, şimdinin, geleceğindir. 'İstiklal' kavramına Mehmet Akif'in yüklediği boyutlar nedeniyle İstiklal Marşının zamanı aşan bir boyutu var." diye konuştu. Prof. Akay, İstiklal Marşını sadece bir marş olarak söylemenin yanlış olduğunu, marşın içselleştirilerek, benimsenerek, anlamına ve kavramına ererek okunması gerektiğini vurguladı. 15 Temmuz darbe girişiminde Türk milletinin "istiklal" kavramının tekrar farkına vardığına işaret eden Akay, "Çok şükür yeni bir İstiklal Marşına gerek kalmadı. 15 Temmuz'da bu millet İstiklal Marşını yeniden okudu. Ruhunda hissederek, Akif'in ruhuyla okudu." değerlendirmesinde bulundu. İstiklal Marşının aleyhinde konuşanların, Türk milletinin değerlerini taşıyan kavramlarla sorunu bulunan kişiler olduğunu belirten Akay, şöyle devam etti: "Bu kavramlar İslam'ın, Müslümanların prensipleridir adeta. Bunlardan rahatsız olanlar kıyamete kadar olacak. Millete mal olan bir şey konusunda hiçbirisinin söz söyleme hakkı yok. Bu kavramları çıkartmak, o inancı çıkartmak demektir. Zaten bu millet o inanç uğruna savaştı. Akif, İstiklal Harbinin ne uğruna yapıldığının ispatını veriyor şiirinde."

"Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın"

Prof. Akay, devlet-millet kaynaşmasının gerçekleştirildiğini vurgulayarak, "Acı bir gerçek de olsa Türk milleti, istiklalini tekrar ispat etmek mecburiyetinde kalmıştır. Bu yüzden İstiklal Marşı tekrar gündeme geldi ve İstiklal Marşının aleyhinde konuşan eskilerin mirasçıları, yine aleyhinde konuşmaya kalkıştılar, ama pek bir söz sarf edemediler. Çünkü değerlerinin farkında olan çok fazla kişi var. Ama burada öncekilerden farklı olan boyut, devletin de hem İstiklal Marşına hem de buradaki değerlere, özellikle 'istiklal' kavramı bağlamında sahip çıkmasıdır. Akif'in bununla ilgili bir sözü var. 'Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın.' diyor. Bu millet İstiklal Marşını bir daha yazmak zorunda kalacaktı. Eğer kalsaydı, kanaatimce böyle bir İstiklal Marşı daha yazacak isim yoktu. Böyle bir şairin ortaya çıkması için İstiklal Harbinin verilmesi gerekiyordu demek ki. Böyle bir savaş verilmeden böyle bir marş çıkmıyor." ifadelerini kullandı. İstiklal Marşı'nın bir istiklal bilinci aşıladığına ve marşta bu bilincin temellerine yer verildiğine dikkati çeken Akay, çok az şaire nasip olabilecek bir özleştirmeyle tekrar eden iki mısra halinde bu bilincin kökü ve esasının düz bir yazı olarak değil, şiir cümlesiyle tespit edildiğini söyledi. İbn Haldun Üniversitesi Medeniyetler İttifakı Enstitüsü Sekreteri Vahdettin Işık da “Akif’in Gençliğe Bakışı ‘Asım’” temalı bir sunum gerçekleştirdi. Etkinlikte, Mehmet Akif Ersoy'un şiirlerinden bestelenen eserlerden oluşan bir dinleti de gerçekleştirildi.

Fotoğraflar