Yükleniyor, lütfen bekleyiniz.

Türkiye’de Çocuk Edebiyatının Gidişatı Masaya Yatırıldı

21.03.2019
Türkiye’de Çocuk Edebiyatının Gidişatı Masaya Yatırıldı
Türkiye’de çocuk edebiyatının gidişatı masaya yatırıldı.

İbn Haldun Üniversitesi Edebiyat Kulübünün düzenlediği Çocuk Edebiyatı panelinde Türkiye’de çocuk edebiyatının gidişatı masaya yatırıldı.

20 Mart Çarşamba günü düzenlenen ve Sosyolog-Yazar Erol Erdoğan, Editör-Yazar H. Salih Zengin ve Yazar Elif Konar Özkan’ın katıldığı panelin moderatörlüğünü ise İbn Haldun Üniversitesi TÖMER Öğr. Üyesi ve çocuk edebiyatı yayıncısı Dr. Melike Günyüz üstlendi. Panelde çocuk edebiyatının eğitici olup olmamasından çocuk kitaplarının denetiminin ne şekilde yapılabileceğine, dijital çağda edebiyat kanalı ile çocuklara nasıl ulaşılabileceğinden çocuk edebiyatının sınırlarına kadar pek çok konu masaya yatırıldı. “İyi bir çocuk edebiyatı metni nasıl oluşturulur?” sorusuna cevap veren H. Salih Zengin, yazılan metnin çocuklar için de olsa yetişkinler için de olsa ilkelerinin değişmeyeceğini, yalnızca kelimeleri ve cümleleri seçişte bazı farklılıklar olacağını söyleyerek çocuğu yakalamanın en iyi yolunun yazarın çocuklarla kurduğu arkadaşlık olduğunu ifade etti. Zengin sözlerini şöyle sürdürdü: “Güncel bir çocuk edebiyatı yazarı çocuklarla iyi iletişim kurmak zorundadır. Yazar, okul etkinlikleri ve imza günlerinde çocuklarla iletişim kurarak kendini beslemelidir.”

“Kitap Okunmayan Evde Çocuğa Cep Telefonu ve Tabletler Dadılık Eder”

H. Salih Zengin, konuşmasında dijitalleşen dünyada çocuk edebiyatının da farklı bir boyut kazandığından da bahsetti. Günümüz çocuk yazarlarının işinin daha zor olduğunu çünkü kuşaklar arası sürenin gittikçe kısaldığını kaydeden Zengin, şöyle konuştu: “Dünyadaki internet kullanıcılarının üçte birini 18 yaş altı çocuklar oluşturuyor. Yeni nesli anlamak onlarla iletişim kurmak zorlaştı. Bugün çocuklar günde 8 saat ekran başında geçirebiliyor. Günde 150 kez cep telefonuna bakıyorlar. Hiçbir çocuk artık bilgiyi hafızasında tutmuyor; sadece konuyla ilgili anahtar kelimeleri aklında tutuyor. Gerektiğinde o sözcüklerle arama motorunda tüm bilgilere ulaşabileceklerini varsayıyorlar. Yazarın tüm bunların bilincinde olarak çocuğa ulaşması gerekir.” H. Salih Zengin, Türkiye’de çocuk dergilerinin satışında ciddi bir artış olduğunu çünkü anne-babaların çocuklarının internet ve teknolojik ürünlerle bu kadar çok vakit geçirmemesi yönünde bilinç kazandıklarını belirtti. Çocuk kitaplarının anne babaların çocuklarıyla iletişim kurmasını sağladığını belirterek kitap okunmayan evde çocuğa tablet ve televizyon gibi teknolojik cihazların dadılık ettiğini kaydetti.

“Çocuk Edebiyatını Sadece Kitaplara İndirgemek Doğru Olmaz!”

Erol Erdoğan, çocuk kitaplarındaki çeşitlenmenin sevindirici bir gelişme olduğuna dikkat çekerek bundan beş-on sene önce çocuk edebiyatında tercüme ile yetinirken bugün çeşitliliğin arttığını ve çocuk edebiyatı yazarlarımızın eserlerinin yabancı dillere tercüme edilmeye başladığını belirtti. Bununla beraber çocuk kitapları ile ilgili indirgemeci yaklaşımı eleştiren Erdoğan, şunları kaydetti: “Aslolan hayatı anlamaktır. Kitap sadece hayatı anlamaya yarayan araçlardan biridir. Çocuk edebiyatını da sadece çocuk kitaplarına indirgemiş durumdayız. Mesela seyahatlerimiz azaldı. Aile yapımız değişti, evlerimizde artık nine ve dedelerimiz yok. Bu eksikliklerin hepsini kitaplardan gideriyoruz. Hayatı anlamaya yönelik sosyal ihtiyaçlarımız var ve bu sadece okul ve kitap araçlarıyla giderilmeye çalışılıyor. Kitap, tek başına annenin babanın, seyahatin, çocuk oyunlarının bıraktığı eksiği doldurulabilir mi? Bunu tartışmamız gerekir. Çocuk edebiyatını salt kitaba indirgemeden daha bütüncül bir şekilde değerlendirmeliyiz.”

Çocuk Edebiyatı Eğitici Olmalı mı?

Panelde çocuk edebiyatının eğitim ile olan ilişkisi de tartışıldı. Dr. Melike Günyüz, edebiyatın ana işlevinin eğitim olmadığını belirterek, “Eğitim ikinci plandadır. Çocuk edebiyatının öncelikli işlevi çocuklara dilin imkânlarını öğretmektir.“ dedi. Didaktik kitapların çocukları eğitme konusunda amacına ulaşamayacağını ifade eden Erol Erdoğan ise, “edebiyatın rehberlik etmediği bilgide işin irfan ve hikmet kısmı eksik kalır.” diye konuştu. H. Salih Zengin, 28 Şubat sürecinde dindar camiada ‘din elden gidiyor’ kaygısı ile edebi yönü olmayan çocuk yayınlarının ortaya çıktığını hatırlattı. Çocuklara vaaz eden bir üslubu olan bu yayınların zamanla ticari bir metaya dönüşen faydasız ürünler olduğunu belirten Zengin, “Şimdi ise benzer bir kırılmayı laik kesim yaşamaktadır. Mesela Yılmaz Özdil’in Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili çocuk kitaplarını buna örnek verebiliriz. Bu kitaplar, laik kesimin çocuklarında gördüğü ideolojik boşluğu doldurma çabasıdır.” değerlendirmesinde bulundu.

“Çocuklar Kendilerine Hitap Eden Bir Şeyi Gördüğünde Ona Sırt Çevirmiyor”

Elif Konar Özkan da panelde yaptığı konuşmada, çocuklara kitap tavsiyesi yapılırken yaş grubunun yeterli bir kriter olmadığını belirterek şu hususlara değindi: “Bazı ebeveynler çocuklarının yaşlarını söyleyerek kitap tavsiyesi istiyorlar. Çocuğu tanımadan, daha önce neleri okuduğunu ve sevdiğini bilmeden kitap tavsiyesi yapılmasını doğru bulmuyorum. Edebiyat eseri önce sevildiği için okunmalıdır. Çocuklar kendilerine hitap eden bir şeyi gördüğünde ona sırt çevirmiyor. Çocuk hâlâ çocuk ve insan hâlâ insan. Çocuk edebiyatı yazarı, hayatın her alanını çocuklarla yaşayarak beslenir.” Panelde çocuk kitaplarının denetlenmesi konusuna da değinildi. Bu konuda editörlük kurumunu ve eleştiri mekanizmasını güçlendirmenin gerekliliği belirtilerek, sansüre varan denetlemelerin yanlışlığına dikkat çekildi. Erol Erdoğan, çocuk edebiyatı eleştirisi ile ilgili akademide muhakkak bir disiplin oluşturulması gerektiğini ifade etti. Melike Günyüz ise editörlüğün çok ciddi bir mesele olmakla birlikte ülkemizde yeni yeni gündeme gelen ve tartışılan bir alan olduğunu söyleyerek, “Ne yazık ki ülkemizde çocuk edebiyatı yazarı ve çocuk edebiyatı editörü yetiştiren bir kurum yok.” ifadelerini kullandı.

Fotoğraflar