Yükleniyor, lütfen bekleyiniz.

İbn Haldun Konferansları’nda Vehbi Baysan, Son Dönem Osmanlı ve ‘Değişim’ Tarihini Anlattı

27.03.2019
İbn Haldun Konferansları’nda Vehbi Baysan, Son Dönem Osmanlı ve ‘Değişim’ Tarihini Anlattı
Tarih Bölümü öğretim üyemiz Dr. Vehbi Baysan, “Son Dönem Osmanlı ve ‘Değişim’in Tarihi” başlıklı bir konuşma gerçekleştirdi.

Başakşehir ve çevresindeki orta öğretim kurumlarından başarılı öğrencileri Üniversitemizde ağırladığımız İbn Haldun Konferansları’nın dördüncüsünde, Tarih Bölümü öğretim üyemiz Dr. Vehbi Baysan, “Son Dönem Osmanlı ve ‘Değişim’in Tarihi” başlıklı bir konuşma gerçekleştirdi.

27 Mart Çarşamba günü Mukaddime Salonu’nda gerçekleşen konferansta Baysan, ana hatlarıyla Osmanlı tarihine dair bir sunum yaparken, tarihe farklı bakış açılarıyla bakmanın önemine dair aydınlatıcı bilgiler de verdi. Baysan, eğitimin önemli bir boyutunun da, eğitim sürecinde kazandığımız yetilerin başka alanlarda da kullanılabilmesi olduğunu belirtti.

“Tarih Son Derece Dinamik Bir İlim”

Sunumunda Osmanlı’nın kuruluş ve genişleme dönemlerinden kısaca bahseden Vehbi Baysan, tarihin aslında son derece dinamik bir ilim olduğunu ve yeni elde edilen bilgilerle yeniden şekillenen bir tarih yazımının olduğunu söyledi. Nitekim Osmanlı Devleti’nin 1299’da Söğüt’te kurulduğu yönündeki kanaatin aksine, merhum Halil İnalcık’ın “hayır, Osmanlı Devleti 1302’de Yalova’da kuruldu” teziyle tarih okumalarımız ve Osmanlı’nın kuruluşuna dair tarih çalışmaları yeniden şekillendi.

“Osmanlı’nın Genişlemesi Rastgele Değil, Belli Bir Strateji Dahilindeydi”

“İmparatorluklar savaş ekonomisi üzerine kurulur. Yeni yerler fethedilerek yeni gelir kaynakları yaratılır. Dolayısıyla ordu, Osmanlı’nın da yükselme döneminde en fazla yatırım yaptığı kurumdur” sözleriyle konuşmasına devam eden Vehbi Baysan, fakat Osmanlı Devleti’nin genişlemesinin rastgele olmayıp belli bir strateji dahilinde yürütüldüğünü, Osmanlı’nın imkanı varken Fas’ı fethetmemesi örneğinden hareketle açıkladı.

Tanzimat Fermanı’nın En Önemli Özelliği

Osmanlı toplum ve devletinde bozulma alametlerine karşı, genel olarak Nizam-ı Cedit adı altında ilk somut düzenleme ve değişim girişimlerinin Sultan III. Selim tarafından başlatıldığını aktaran Baysan, II. Mahmut dönemi ve onun vefatının hemen ardından ilan edilen Tanzimat Fermanı’yla Osmanlı’da devlet ve toplum hayatında yoğun bir değişimin yaşandığının zaten bilindiğini ifade ettiği konuşmasına şöyle devam etti: “Tanzimat Fermanı’na dair bilmemiz gereken en önemli şey aslında şu: Bu ferman, devletin yaptığı ve yapacağı reformların uygulayıcılarını korumaya alan bir metindir. Zira özellikle 1830’lar, devlet yapısının kurulan meclisler, ihdas edilen bakanlıklarla vs. tamamen değiştirildiği, ‘anayasal monarşi’ özellikleri taşıyan, Sultan’ın kendi elindeki gücü kurumlara dağıtmaya başladığı yıllardır.”

Vakıflar ve Osmanlı İlim Hayatı Arasındaki İlişki

Vehbi Baysan, II. Mahmut dönemine dair bir diğer çok önemli gelişmenin ise, Evkâf-ı Hümâyun Nezâreti’nin kurulmasıyla yaşandığını; kadar yüzyıllar boyunca ilmiye teşkilatının adeta hayat damarı olan, büyük ölçüde onunla ilmî çalışma ve hizmetlerin yürütüldüğü vakıf gelirlerinin söz konusu bakanlığın kurulmasıyla tamamen devlet bütçesine aktarılmaya başlandığını, bunun da ilim hayatına ciddi zararları olduğunu sözlerine ekledi.

“Bir Hocanın Görevi Yanıt Vermek Değil, Kafanızda Daha Fazla Sorunun Uyanmasını Sağlamak”

Vehbi Baysan, Osmanlı tarihinde bazı önemli dönüm noktalarını işaret ettiği konuşmasına Islahat Fermanı ve II. Abdülhamid dönemiyle devam etti. Islahat Fermanı’nın, o döneme kadar toplumun hemen her alanında cari olan müslim-gayrimüslim ayrımına son verdiğini dile getiren Baysan, II. Abdülhamid dönemine asıl rengini verenin ise, dünyadaki gelişmelere paralel olarak birçok adım atılmasıyla birlikte, ilk anayasanın ilanı olduğunu, bu metinle keyfî uygulamaların son bulup yöneten-yönetilen ilişkisinin net olarak sınırlarının çizildiğini sözlerine ekledi. Dr. Öğr. Üyesi Vehbi Baysan, konuşmasını “sorularınıza yanıt vermekten ziyade, sizi burdan daha fazla soruyla uğurlayabilirsem kendimi görevimi yapmış sayacağım. Zaten bir üniversitenin, bir hocanın işlevi de bu olmalı ki İbn Haldun Üniversitesinde eğitimin özünü bu oluşturuyor” sözleriyle noktaladı.

İbn Haldun Konferansları’nda Sosyal Bilimlere Dair Merak Edilenler Yanıt Buluyor

Alanında uzman konuşmacıların katılımıyla başarılı lise öğrencilerine yönelik düzenlediğimiz İbn Haldun Konferansları’nda, psikolojiden uluslararası ilişkilere, sosyolojiden din bilimlerine, iktisattan hukuka sosyal bilimlerin hemen her alanına dair bilgilendirmeler yapılıyor, sosyal bilimlere dair merak edilenler cevaplarını buluyor. Bu bağlamda daha önce, Rektörümüz Prof. Dr. Recep Şentürk, “Sosyal Bilimci: Deney Tüpünün İçindeki Gözlemci”; Felsefe Bölümü öğretim üyemiz Dr. Enis Doko, “Yapay Zeka Çağında Sosyal Bilimlerin Geleceği”; Medya ve İletişim Bölümü öğretim üyemiz Dr. Hakkı Öcal, “Yeni Medyada Nasıl Yalan Söylenir” başlıklı konuşmalarını gerçekleştirmişti.

Fotoğraflar