Yükleniyor, lütfen bekleyiniz.

İbn Haldun Üniversitesinde 'Çocuk İstismarı ile Etkili Mücadele Semineri' Yapıldı

25.04.2018
İbn Haldun Üniversitesinde 'Çocuk İstismarı ile Etkili Mücadele Semineri' Yapıldı
Dr. Nilgün Avunduk Öcal, en kalıcı hasar bırakan, en travmatik istismarın cinsel istismar olduğunu söyledi.

İbn Haldun Üniversitesi Psikoloji Bölümü öğretim üyesi Dr. Nilgün Avunduk Öcal, en kalıcı hasar bırakan, en travmatik istismarın cinsel istismar olduğunu, bu istismarın, istismara uğramış bir çocuğun ileri yaşlarında hayata karşı bakış açısını, tüm ilişkilerini ve yaşamını etkilediğini söyledi. 

İbn Haldun Üniversitesi Onur Programı’nın düzenlemiş olduğu “Çocuk İstismarıyla Etkili Mücadele” konulu seminerde çocuk istismarında teşhis yolları, rehabilitasyon yöntemleri, adli ve hukuki boyutlara dair esaslar tüm yönleriyle ele alındı. Üniversitenin Başakşehir yerleşkesindeki seminere İbn Haldun Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dekanı ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yüksel Özden, Psikoloji Bölümü öğretim üyesi Dr. Nilgün Avunduk Öcal ve Trakya Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü araştırma görevlisi Tuğba Türk’ün yanı sıra, Başakşehir Müftülüğü Gençlik Koordinatörlüğü ve Başakşehir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nden çok sayıda eğitimci katıldı.

Seminerin açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Yüksel Özden, katılımcılara İbn Haldun Üniversitesinin mukayeseli eğitim misyonu hakkında bilgi verdi. Öğrencilere "neyi", "nasılı" değil, "niçini" öğretmek gerektiğini ifade eden Prof. Özden, “Bugünü değil, kendi geleceklerini oluşturacak olan gençleri yetiştirmek için önlerine her şeyi koymamız gerekiyor.” şeklinde konuştu.

"En kalıcı hasarı bırakan cinsel istismardır"

Açılış konuşmasının ardından ilk oturumda Dr. Nilgün Öcal yaptığı sunumda çocuk istismarına giren davranış tiplerinin ihmal, fiziksel istismar, psikolojik/duygusal istismar ve cinsel istismar olmak üzere dört ana grupta toplandığını belirterek, bunlardan en travmatik olanın cinsel istismar olduğunu söyledi. Dr. Öcal çocukların evde veya çevrelerinde şiddete tanık olmak, doğal veya insan eliyle oluşan felaketler, araba kazaları, anne babanın ayrılması, anne babada alkolizm ve/veya uyuşturucu kullanımı, akıl hastası anne veya baba, ölümcül hastalık, tıbbi prosedürler gibi nedenlerle travmaya maruz kaldıklarını ifade etti. Çocuk istismarı ve istismara uğramış çocuğa kötü davranışın sonuçlarını anlatan Dr. Öcal, “Çeşitli tipte çocuk istismarı ve ciddi ihmal hem fiziksel hem de psikolojik gelişmede gecikmelere yol açabiliyor. İstismar edilmiş veya ciddi ihmale maruz kalmış çocuklar dünyayı belirsiz, güvensiz, korkutucu ve tehlikeli bir yer olarak algılayabiliyor; bu da, büyürken kendi öz-değerlerini, ve de çevreleriyle başa çıkıp adapte olma yeteneklerini geliştirmelerini tehlikeye sokabiliyor.

Tedavi edilmezse, ilerde alkolizm/madde kullanımı, depresyon, kendi ailelerinde şiddet, intihar fikirlerine veya intihara yol açabiliyor.” diye belirtti. Cinsel davranış içine girmesi için bir çocuğa baskı yapmanın veya açıkça ondan istemenin, çocuğa uygunsuz teşhirde bulunmanın cinsel istismara giren davranışlar arasında olduğunu söyleyen Öcal, bu istismara uğramış çocuklardaki belirtiler hakkında değerlendirmede bulundu. Bu safhada söylenecek bir söz, takınılan tutum, gösterilen davranış örneği, çocuğun geçirmekte olduğu travmanın ya katlanarak artmasına ya da bir nebze olsun hafifletilmesine yol açtığını aktaran Öcal, “Daha önce severek yaptığı etkinliklerden uzaklaşma; saldırganlık; okulda sorunlar; gelişme evresinde gerileme (örneğin; parmak emme, eskiden yanından ayırmadığı bebek veya battaniye vs. yeniden sarılma, yatak ıslatma); uyku bozuklukları; yalnız yatmamaya başlamak; depresyon; yeme alışkanlıklarında görülen değişiklikler seks ve cinsellik içeren davranışlardır.” ifadelerini kullandı. Nilgün Öcal, "Çocuğun özellikle sık sık cinsel içerikli davranışlar sergilemesi akla hemen muhtemel bir cinsel istismarı getirmeli." diye konuşarak, "Utanç hissi, ve başlarına gelen olaya kendilerinin sebebiyet verdiklerine inanmaları sonucunda oluşan suçluluk hissi, yaşamdan zevk alma kaybı, duygusal dumura uğrama, karamsar bir gelecek duygusu, fiziksel şikayetler, endişe, evham, korku, içe dönme, sık tekrarlanan kabuslar, sürekli tetikte olma hali, zihinsel performansta düşüş, okulda sorunlar, öfke veya düşmanca davranış ve tutum, cinselliği çağrıştıran davranışlar içine girme, evden kaçma, suç işleme cinsel tacize uğrayan çocukların hemen tümünde görülüyor." dedi.

"Her zaman çocuğa inanmalı"

Çocuğun maruz kaldığı istismarın süresi ve içeriği ne olursa olsun çocuğun küçük olması dolayısıyla unutacağını, hatırlamayacağını düşünmenin, çocuğun uğradığı hasarı daha da büyütüp kalıcı hale getirecek bir tutum olduğunun altını çizen Öcal, "Her zaman çocuğa inanılmalı. Çocuk bilmediği ve kavrayamayacağı konuda gerçek olmayan bir deneyimden bahsedemez. Çocuğun, zaten yaşadığı deneyimlerle kafası karıştığı, utanç ve suçluluk gibi taşınması çok ağır olan duyguları içinde barındırdığı için, derdini açtığı büyüğün ona inandığını görmesi onu rahatlatacak olan ilk adım. Büyüğün çocuğa vermesi gereken ilk mesaj 'bu olayda çocuğun hiçbir suçu olmadığını' söylemek, çocuğun istismarcı ile her tür temasını kesmeli; psikolojik yardım istenmeli." şeklinde konuştu. Eğitim kurumlarında cinsel istismara yaklaşım konusunu ele alan Tuğba Türk ise, "Cinsel istismarı fark eden veya öğrenen yetişkinlerin çocuğun sesi olması gerekmektedir. Bu yetişkinler doktor, öğretmen, ebeveyn, polis vb. kişiler olabilmektedir." dedi. Çocuğa yönelik cinsel istismarı, ilgili kişilere bildirmenin söz konusu kişi üzerinde büyük bir sorumluluk arz ettiğini belirten Türk, “Cinsel istismarı bildirmek çocuğu korur, aileye yardımı olur, diğer çocuklar ve aileler için önleyicidir. Bildirim suçlama değildir, bir durumun değerlendirilmesi ve soruşturulmasının ilk adımıdır. Bildirim için şüphe yeterlidir. Kanıt bulmak gerekmez. Herhangi bir okul çalışanı, istismar şüphesini okuldaki yetkili bir kişiyle paylaşır paylaşmaz, yetkili kişi, olayla ilgili gerekli işlemleri başlatma yükümlülüğüne sahiptir.” şeklinde konuştu.

Okullarda istismara uğrayan çocuklara yönelik yapılması gerekenleri aktaran Türk, “Öncelikle çocuktan alınan bilgiler yazılı hale getirilir. Okul idaresine yazılı bilgi verilir. Krize müdahale ekibini bilgilendirme: Her okulda ihmal istismar ya da başka türlerde krizler yaratacak durumlara yönelik okul müdürü başkanlığında rehber öğretmen, 1. ve 2. kademe öğretmenlerinden oluşan bir krize müdahale ekibi bulundurur.” ifadelerini kullandı.

Fotoğraflar