Yükleniyor, lütfen bekleyiniz.

'Modernite Gündemi Demokrasinin Önüne Geçti'

23.02.2018
'Modernite Gündemi Demokrasinin Önüne Geçti'
"Meclis Sohbetleri" etkinliğinde Türkiye'de Demokrasinin Gelişimi konusu tartışıldı.

TBMM Kültür Sanat ve Yayın Kurulunca düzenlenen "Meclis Sohbetleri" etkinliğinde Türkiye'de Demokrasinin Gelişimi konusu tartışıldı. TBMM Tören Salonu'nda eski TBMM Başkanı Köksal Toptan'ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen etkinlikte konuşan İbn Haldun Üniversitesi Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Halil Berktay, demokrasinin sadece asker-sivil meselesi olmadığını, başka boyutları da olduğunu söyledi.

Demokrasinin, belirli kurumlara muhtaç olduğunu, en önemlisi de bir kültüre gereksinim duyduğunu ifade eden Prof. Dr. Berktay, şu değerlendirmelerde bulundu: "19. yüzyılın Tanzimat reformları ya da ittihatçılık reformları ya da Cumhuriyetin inkılapları dediğimiz bir modernite gündemi, demokrasinin önüne geçti. Muasır medeniyet seviyesine ulaşmak ilkesi, önce ittihatçılık döneminde, sonrasında ise Kemalist Cumhuriyet döneminde giderek radikalleşiyor ve sertleşiyor. Toplumun normal olarak kaldıramayacağı modernizasyon tempolarının yukarıdan aşağı empoze edilmesi, olağan, yumuşak ve ılımlı bir demokrasi ile el ele gitmesi imkansızdır. Bu sorunu sadece Türkiye yaşamadı. İran, Rusya, Çin ve Japonya'da da benzer durum söz konusuydu.” Türkiye demokrasisinin bir üslup sorunu olduğu kanısında olduğunu belirten Prof. Dr. Berktay, “Türkiye'de on yıllardır iktidarda ya da muhalefette, merkez sağda ya da merkez solda, hiçbir siyasi partinin ötekinin sözünü ve hakkını savunma olgusunun, yerleşik bir değer olduğu kanaatinde değilim. Demokraside siyasi hayat, alçak sesle konuşabilmelidir." şeklinde konuştu.

Prof. Dr. İlber Ortaylı ise demokrasi için en önemli şeyin kanun hakimiyeti olduğunu söyledi. İnsanların öncelikle kanun fikrine ve kanunda yer alan müesseselere uyması gerektiğini, aksi takdirde demokrasinin "hoş" bir söylemden öteye gitmeyeceğini dile getiren Ortaylı, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu bir usul meselesidir. Bir meclisin reisicumhuru seçip seçememe meselesi bir usul meselesidir. Bunu halledemiyorsanız ve uymuyorsanız 50 tane anayasa da yapsanız 1980'den evvelki rejimi yaşarsınız. Bunlar bir kanun ve usul meselesidir, demokrasi ise bir içtihat meselesidir ve o içtihadı da farklı görüşlere sahip siyasi partiler gerçekleştirir, onların etrafında da toplanılır ama günümüzde bu da yetmez. Meclisteki bu grupların dışında ikincil grupların da olması lazımdır. Bugünün çağdaş demokrasisi insanların dernek üyelikleriyle falan olur. Türkiye'nin bu bakımdan geleneği zengin değildir ama fakir de değildir." Türkiye'nin bir Ortadoğu devleti olduğuna, Türk diyarının parçalanmasının, durumunun sarsılmasının herkesi saracağına dikkati çeken Ortaylı, şunları kaydetti: "Türkiye'yi sallayan insanların bunu fark etmesi lazım ama bana öyle geliyor ki böyle bir faaliyetin, böyle bir hedefin ne olduğunu en başta bizim insanlarımız anlamıyorlar. Kendimizi anlamamız lazım. Herkes bizim kavga eder, her toplumun insanları bizimki kadar birbirinden nefret eder ama o nefretin bir dizginlenmesi, bir usule bağlanması diye bir ritüel vardır. Bu bir yazısız anayasadır. O olmadıktan sonra istediğin kadar yazılı anayasa yap, neye yarar."

"Öteden beri bir yönetim problemi var"

Gazeteci-yazar Avni Özgürel ise tarihe bakıldığında sanatkar Türk, ressam, heykeltıraş, tüccar ya da gezgin Türk diye bir şey olmadığını, asker ve ordunun olduğunu savundu. Özgürel, Türkiye'de iktidarın tanzimat dönemi ile büyük ölçüde bürokrasiye devredildiğini anlatarak, Türk halkının birtakım beklentilerinin var olduğunu, AK Parti iktidarının bu beklentilere cevap vermeye çalıştığını sözlerine ekledi.  

Fotoğraflar