Terör örgütü PKK’nın, milletimizin temel hak ve özgürlüklerini kısıtlayan, yaşama hakkına kasteden hendek, çukur kazma vb. eylemlerini ve terörist faaliyetlerini masum talepler olarak niteleyen ve devletimizin, terör örgütünün söz konusu eylem ve faaliyetlerini ortadan kaldırmaya yönelik çabalarını ise, devletin vatandaşlarına uyguladığı şiddet olarak niteleyen "Barış İçin Akademisyenler Bildirisi"nin hak arama ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Anayasa Mahkemesi’nin söz konusu bildiriye imza atan akademisyenlerin ifade özgürlüğünde bulunduğuna yönelik kararına muhalif kalan üyelerinin karşı oy yazılarında haklı olarak belirttikleri üzere, devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü ihlal edecek şekilde bilimsel araştırma ve yayında bulunulması ya da devlete sadakat ilkesiyle bağdaşmayan sıfat ve isnatlara ifade hürriyeti tanınması mümkün olmadığı gibi, genel olarak çalışanların ve kamu görevlilerinin işverenlerine ve Devlete olan sadakat borçlarının ihlal edildiği durumlarda ifade özgürlüğüne yapılan müdahalelerin gerekli ve orantılı kabul edilmesi de zorunlu ve hukuka uygun olmaktadır. Nitekim Anayasa Mahkemesi, 30.07.2019 tarihinde yapmış olduğu basın duyurusunda, başvurunun odağında yer alan bildirinin belirli bir perspektiften ve tek yanlı hazırlandığı ve abartılı yorumlar içerdiğini, güvenlik güçlerine karşı incitici ve saldırgan bazı ifadeler barındırdığını, Başvurucuların altına imza attıkları bildirinin gerçekten de toplumun büyük çoğunluğu için kabul edilemez bir içeriğe sahip olduğunu, terörle mücadele eden devleti, halka “katliam”, “kıyım” ve “işkence” yapmakla suçlayan bir açıklamaya katılmanın mümkün olmadığını kabul etmişken, Başvurucular lehine hak ihlali kararı verilmesi adalet ve kamu vicdanını zedelemiştir. Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
İbn Haldun Üniversitesi Rektörlüğü