İbn Haldun Üniversitesi, öğrencilerini fikrî bağımsızlık idealine göre yetiştirecek yeni bir sosyal bilim eğitimi uygulamaktadır. Bu eğitimler “Gelenekli Yenilikçilik” yaklaşımıyla verilmektedir. Yenilikçilik adına taklitçiliğin hâkim olduğu toplumumuzda, taklitten ve tahriften uzak bir yenilenme, fikir ve sanatta orijinallik ve fikrî bağımsızlık ancak gelenekli yenilikçilik yaklaşımıyla gerçekleşebilir.
Son iki yüz yıldır toplumumuz “gelenekçilik mi yenilikçilik mi” ikilemiyle karşı karşıya bırakılmış; geleneğin dinamik yapısı görmezden gelinerek, yenilik yapmak için geleneği reddetmek kaçınılmaz bir zorunluluk olarak takdim edilmiştir. Halbuki medeni toplumlarda tek başına sadece geleneği veya sadece yeniliği tercih edip diğerini tam olarak dışlamak, ilmî açıdan da mümkün değildir. Bir toplumun geleneğini toptan reddetmesi, sosyal hafızasını sıfırlaması anlamına gelir ki bu da hayat fonksiyonlarının kaybedilmesiyle eşdeğerdir. Küreselleşen dünyada yeniliğe tamamen karşı çıkılması ise, ancak ilkel kabilelerin hayat tarzıyla örtüşür.
Dinler sadece birer uygulama ve inanç bütünü değillerdir, onların bir de medeniyet boyutu vardır; müntesiplerine bir medeniyet bilinci ve estetik anlayışı verirler. İslam din ve medeniyeti de Asr-ı Saadet’ten bugüne kadarki tüm kazanımlarıyla, bizim geleneğimizi teşkil eder. Bu gelenek canlı bir organizma gibidir, kendini sürekli yeniler. Ancak bu yenilenme çabaları asla dini tahrife dönüşmemiştir. Çünkü bu yenilenme, nelerin sabit nelerin değişken olduğunun belirlenip ona göre ilerlenen bir süreçle hayat bulur.
İtidal ve dengeyi temsil eden “gelenekli yenilikçilik” yaklaşımı, geleneğimizle barışık bir şekilde kadim mirasımızı güncel gelişmelerle yeniden inşa etmek şeklinde tezahür edecektir.