İbn Haldun Üniversitesi Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Halil Berktay, Gelibolu Zaferi'nin, Mustafa Kemal'in Milli Mücadeleyi başlatmak için Samsun'a çıktığı 19 Mayıs 1919'dan önceki önemli olayları dışarıda bırakan Kemalist devrimin ilan ettiği milli bayramlar dışında kalan tek gün olarak tarihe geçtiğini söyledi.
Gelibolu Zaferi'nin 103. yıldönümü nedeniyle düzenlenen panelde konuşan Prof. Berktay, "Gelibolu Zaferi bir şekilde ayakta kalabildi. Şunu açıkça söyleyebilirim ki, Gelibolu, 30 Ağustos Zafer Bayramı gibi ulusal anma günlerinden çok daha fazla şekilde Türk toplumunda duygusal bir iz bırakmayı sürdürüyor" ifadelerini kullandı. Gelibolu Savaşı'nın 1915 yılında gerçekleşen ve deniz ve kara olmak üzere iki aşamadan oluşan dokuz buçuk aylık bir mücadele olduğunu belirten Prof. Berktay, "Deniz savaşları sırasında İngiliz ve Fransız donanmaları, Çanakkale Boğazı'nı aşarak İstanbul'a ulaşmaya çalıştı ancak başaramayınca bu kez denizden destekli bir kara harekatı kararı aldı." diye konuştu. Yaklaşık on ay süren şiddetli ve kanlı çarpışmaların ardından kara harekatının da başarısızlıkla sonuçlandığını anlatan Prof. Berktay, sonunda İngiliz, Fransız ve Anzak güçlerinin 18-19 Ocak 1916 tarihinde Gelibolu Yarımadası'ndan çekilmek zorunda kaldığını söyledi.
Prof. Berktay'a göre Birinci Dünya Savaşı sırasında İngiliz savaş kabinesinin, Fransızları da yanlarına alarak Çanakkale Boğazı ve Gelibolu Yarımadası'na neden saldırı kararı aldığını bilmenin, Gelibolu Savaşlarının önemi anlamak için gerekli olduğunu vurguladı. Prof. Berktay, "Birinci Dünya Savaşı'nın ilk yarısında Alman orduları, daha önce yapılan planlar çerçevesinde öncelikle Batı cephesine saldırı başlattı. Buradaki plan, Paris'i ele geçirerek altı hafta içinde Fransız direnişçileri etkisiz hale getirmek ve Fransa'yı savaş dışında bırakmaktı. Ancak bu gerçekleşmedi. Almanlar, Fransız ordusunu yok etmekte başarısız oldu ve Marne Savaşı'nda Alman orduları durduruldu. Bu sürecin ardından, hareketli çatışmalar sona erdi ve siper savaşları başladı. Bu süreç dört yıl sürecek kanlı bir Fransız cephesinin başlaması anlamına geliyordu." ifadelerini kullandı. Bu şartlar altında Gelibolu çıkartmasının başladığını belirten Prof. Berktay, öncelikle deniz savaşlarının ardından kara savaşlarının gerçekleştiğini ve bunun sonucunda İngiliz, Fransız ve Anzak güçlerinin bölgeden çekilmek zorunda kaldığını söyledi.
Prof. Halil Berktay, Gelibolu Zaferi'nin öneminin altı ya da yedi maddede özetlenebileceğini anlattı. Berktay, Gelibolu savaşlarının, modern Türkiye tarihinin ve büyük olasılıkla Osmanlı döneminin en büyük askeri harekatı olduğunu belirtti. Prof. Berktay, Gelibolu savaşları sırasında şehit düşen asker sayısının, kamuoyunda bilinenin aksine 85,000 olduğunu, bunun 55,000'inin savaş alanında şehit düştüğünü, 25,000-30,000'inin ise tifüs ve dizanteri gibi hastalıklar ve Osmanlı dönemindeki kötü sağlık şartlarından kaynaklandığını vurguladı.
Prof. Berktay, üç yıldan fazla süren Milli Mücadele sırasındaki kayıpların, Gelibolu savaşları sırasında yaralanan ya da şehit düşenlerin altıda biri olduğunu belirterek, "Milli Mücadelede 9167 şehit verildi ve bu rakam Gelibolu savaşlarında şehit düşenlerin dokuzda birini eşit. Bu rakamlar, Gelibolu savaşlarının ne kadar büyük olduğunun göstergesidir. Bu savaşların yaklaşık dokuz ay, Milli Mücadelenin ise üç yıl sürdüğü düşünülürse, bunun önemi daha da iyi anlaşılır." dedi. Gelibolu savaşlarının, Birinci Dünya Savaşı sırasında vatanın savunmasının en somut göstergesi olarak Türk ulusunun hafızasına kazındığına dikkat çeken Prof. Berktay, "Gelibolu Savaşları, Osmanlı İmparatorluğu döneminde yeni Türkiye'ye giden yolu açan savaşın ardındaki itici güç oldu" ifadelerini kullandı. Prof. Berktay, Gelibolu sırasında kazanılan güven ve deneyim olmadan, Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı'nın başarılmasını sağlayan ve "istiklal ya da ölüm" sloganıyla hayat bulan mücadelenin başarılamama olasılığının bulunduğuna da dikkat çekti.