İbn Haldun Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin düzenlediği "Güncel Hukuki Meseleler" konferans dizisinin 4'üncüsü "Hukuki Boyutuyla Uber-Taksi Çatışması Konferansı" başlığıyla ele alındı. Hukuk Fakültesi öğretim görevlisi Dr. Ömer Faruk Erol, İstanbul başta olmak üzere büyük şehirlerdeki mevcut ulaşım sistemleri, Uber-Taksi çatışması ve bunlar arasındaki farklılıklar ve arz/talep meseleleri, mevcut taksi ve Uber’lerin hukuki rejimi ve gündemde meseleye dair en son yaşanan gelişmeleri masaya yatırdı.
Ulaşım alanında piyasanın dinamiklerini iyi tespit etmek gerektiğini söyleyen Dr. Erol, doğru bir yaklaşım sergilenmezse uzun vadede sıkıntıların doğabileceğini söyledi. Uber’in bir sorun olmaktan çok bir sonuç olduğunu ifade eden Dr. Erol, "Daha nezih, daha kaliteli bir ulaşım talebi var. Bu talebe karşılık bir arz ortaya çıktı, dolayısıyla Uber bir sorun değil, sonuç. Uber sadece bir marka değil, alternatif taşımacılığın ismi olarak karşımızda." dedi. Ulaşım sektörü ve şehir içi ulaşım sistemleri hakkında bilgi veren Erol, hizmet veren araç türleri ve mevcut sürücü sayısı istatistiklerini, alternatif ulaşım sistemlerini de anlattı. Türkiye’de son sayımlara göre 80 milyon kişinin olduğunu aktaran Dr Erol, İstanbul’da 15 milyon kişinin yaşadığını ve kentte 3 buçuk milyon kayıtlı araç olduğunu belirterek, “Bu araçların hepsi bir anda trafiğe çıkarsa trafik kilitlenir. İstanbul’da kayıtlı araç sayısını kısıtlama getirilebilir ama bu kısıtlanırsa seyahat özgürlüğü ve mülkiyet hakkı engellenir. Dolayısıyla alternatif ulaşım hizmetleri geliştirilmeli.” şeklinde konuştu.
Dr. Erol, her geçen gün artan şiddet olayları ve Uber-Taksi kavgalarının yerel sorun olmaktan çıktığını ifade ederek, "Uber-taksi çatışması yerel gibi gözüküyor ama uluslararası bir sorun. Ulusal bir düzenlemeyle uluslararası etkileri olan bir meseleyi çözmeye çalışıyoruz. Bu da sorunu gidermeye yetmiyor." dedi. Türkiye'de taşımacılık alanında ciddi sorunların olduğuna dikkat çeken Dr. Erol, şöyle devam konuştu: "Islah reform eksikliği olduğunu söyleyebilirim. İstanbul’da farklı türde taşımacılık yapan birçok sistem var ve bunların tek bir elden yönetmeye çalışılıyor, bu sistem de Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME) olarak geçiyor. Reformlar yeteri kadar olmadığı için mikro müdahaleler yapılıyor ve bunlar da yetersiz kalıyor. Bir diğer sorun, süregelen faaliyetlerin korunması. Köklü ve yeni bir reform yapılamıyor, lobiler arası kavgalar mevcut ve bir çıkar çatışması hali var. Haliyle siyasi olarak bir oy kaygısı da mevcut. Oy kaygısını gidererek bir müdahale yapılması gerekiyor. Ama yapılmıyor. Ulaşım üzerinden bir gelir dağılımı da söz konusu. Mevcut sistem tamamen kaldırılmıyor, mikro müdahaleler yapılmaya çalışılıyor. Dolayısıyla kapasite fazlası taşımacılık gibi nedenlerden dolayı insanlar alternatif ulaşım araçlarını tercih ediyor." Dr. Ömer Faruk Erol, ticari plaka sınırlamasının en büyük problem olduğunu da dikkat çekti. Dr. Erol, "Artan nüfus oranı var. Bu nüfus oranına doğru orantılı olarak maalesef bir taksi plaka arzı yapılmamış durumda. Dolayısıyla bizim büyük şehirlerdeki oranı esas alarak, kişi başına düşen taksi plaka sayısını da esas alarak yeni bir taksi plaka arzı yapılması gerekiyor. Bunun için ücret dağılımını düzenleyip, satılacak taksilerden elde edilecek geliri mevcut taksi plaka sahipleriyle paylaşmak bir metot olarak karşımızda durabilir. Ve sadece bunu yapmak değil, şehir içinde taşımada bir rekabet ortamının da oluşması gerekecek. Çünkü rekabet her zaman kaliteyi getirir. Bu yolcu şoför güvenini ve konforu sağlayacaktır." dedi.
Gerekli reformun nasıl yapılacağını anlatan Dr. Erol, "Yerli Uber mi ortaya çıkartacağız, yoksa mevcut Uber sistemi üzerinden mi gideceğiz? İkisi de olabilir. İkisi arasında rekabet olsun. Halk en çok hangisini tercih ediyorsa, o en çok kazansın." şeklinde konuştu. Taksilerin bir geçim kaynağı olmaktan çok, yatırım amaçlı çalıştığını dile getiren Dr. Erol, "Bakanlar kurulu kararında şoförü olması gerekiyor devredilecek taksi plakalarının. Bu karar değişikliği yapılarak şirket taksilerinin önü açılabilir. Böylelikle taksiler şirketleşerek şirketler arasında bir rekabet ortamı sağlanabilir. Böylelikle hem esnaf korunmuş olur. Hem elde edilen gelir esnafla paylaşılmış olur. Hem de şirket taksileri ortaya çıkarak şirkete olan kurumsal bir güven ortaya çıkarmış oluruz. Yani Uber tek sorun ya da çözüm değil. Taksicinin üç beş ayda kendisini yenileyerek takım elbise giyerek taksicilik yapması da değil çözüm. Plaka tahdidinden tutun şirketleşmeye kadar bütüncül bir şekilde tek bir elden ele alınması gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu. "Uber bitmez şekil değiştirir" sözlerini aktaran Dr. Erol, "Uber Avrupa Adalet Divanına göre şu anda taşımacılık hizmeti kategorisinde. Türkiye’ye göre henüz bir yargı kararı olmasa da aracılık hizmeti olarak kendisini tanımlıyor." şeklinde belirtti.
Mevcut yapıyı tekrardan ıslah edecek, köklü bir reform sisteminin getirilmesi gerektiğinin altını çizen Erol, şöyle konuştu: "Hukuk müşavirinin yerinde olsam, şu yolu izlerdim. Öncelikle form değiştiriyoruz, Araç kiralama şirketi haline geliyoruz. Şoförüyle birlikte araç kiralıyoruz. Şoförler ayrı, araçlar ayrı. İkisi arasında ayrı sözleşme yapıyorsunuz. Şoför gidiyor aracı alıyor, araç geliyor sizi bir yerden bir yere götürüyor. Hukuken bu mümkün. Bunun da önüne araç kiralama şirketlerine yasak getirilerek geçilebilir. O zaman da başka bir forma geçilir. Yasaklarla bir yere kadar gidilebilir."