Öğretim üyemiz Doç. Dr. Ali Osman Kuşakçı’nın moderatörlüğünü yaptığı programda, Adem Kayar (MSC Grup Şirketleri Kurucu ve Yöneticisi), Doç. Dr. Ulaş Akküçük (Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü), Prof. Dr. Ercan Öztemel (Marmara Üniversitesi Endüstri Mühendisliği) ve Salih Kükrek (SANLAB Kurucusu) konuşmacı olarak yer aldılar. Çalıştayın selamlama konuşmasını yapan Dekanımız Prof. Dr. Mustafa Kemal Yılmaz, 18. yy’da başlayan bir devrimin bugün dördüncü safhasını yaşadığımızı anımsatarak, daha önceki evreler doğrudan imalat sanayiini ve mühendislik faaliyetlerini etkilerken bugün Endüstri 4.0 adını verdiğimiz olgunun işletmenin ve iş dünyasının her birimini olduğu kadar toplumun tüm kesimlerini de etkileyen bir görünüm arzettiğini söyledi.
“Bu anlamda Endüstri 4.0’ı optimizasyonun zirvesi olarak değerlendiriyorum” diyerek konuşmasına devam eden Prof. Yılmaz, bunun her bakımdan ciddi etkileri olacağının öngörüldüğünü, fakat bir yandan da birçok önemli soru işaretini beraberinde getireceğini sözlerine ekledi. Sözkonusu çalıştayda Endüstri 4.0 olgusunun sunduğu fırsatların ve beraberinde getireceği tehditlerin hem akademisyenlerin hem iş dünyasından profesyonellerin gözünden değerlendirileceğini belirtti ve katılımcılara teşekkür ederek konuşmasını sonlandırdı. Çalıştayın moderatörü Doç. Dr. Ali Osman Kuşakçı da Endüstri 4.0’ın “yapay zeka”, “makine öğrenmesi”, “nesnelerin interneti” gibi birçok farklı bileşeni olduğunu hatırlatarak, çalıştayda hem olgunun arkaplanında nelerin olduğuna hem kavramları yerli yerine oturtulmasının önemine hem de toplumu ilgilendiren boyutlarına eğileceklerine dikkat çekti. Ardından kısaca konuşmacıları tanıttı.
Çalıştayda ilk sözü alan Marmara Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ercan Öztemel, Endüstri 4.0’ın ilk kez 2011’de ortaya atıldığını, 2013’de devletlerin bu yönde politikalar geliştirmeye başladıklarını, ülkemizde de daha öncesinde farklı çalışmalar yürütülmekle birlikte konunun tam olarak 2016 yılından itibaren resmi bir çerçevede ele alındığını kaydetti. “Bir toplumsal dönüşümün simgesi olan Endüstri 4.0 ile aynı zamanda toplumun endüstriyi dönüştürdüğü bir safhaya gelindi. Toplum endüstriden önde gidiyor, bunu iyi düşünmemiz lazım” sözleriyle konuşmasına devam eden Prof. Öztemel, Sanayi Devrimi’nden günümüze gelen süreci ana hatlarıyla özetledi.
“Makine ve bilgisayarlara birtakım işlerin yaptırılmasıyla birlikte, acaba insanı tamamen devreden çıkarabilir miyiz sorusu sorulmaya başlandı” diyen konuşmacı, Endüstri 4.0 olgusunun arkasında (1) Çin’deki gelişmeler (2) inovasyon (3) cep telefonlarına inen dijital asistanlar olmak üzere üç önemli itici güç olduğunu kaydetti. Özellikle Almanya’nın imalat sanayiinde Doğu’ya kaptırdığı liderliği geri alma adına Endüstri 4.0 hamlesine giriştiğini kaydeden Prof. Öztemel; Endüstri 4.0’ın “insansız fabrika”, “otomatik sistemlerin yerini otonom sistemlere bırakması” ve “nesnelerin interneti” alanlarında Endüstri 3.0 ile aralarında ciddi farklar olduğunu, aynı zamanda “artırılmış/zenginleştirilmiş gerçeklik” uygulamalarının da Endüstri 4.0’ın sundukları arasında özellikle anılması ve tartışılması gerektiğini sözlerine ekledi. Meselelerin özünde “insan”ın olduğunun unutulmaması gerektiğini ifade eden Prof. Öztemel, dönüşümün yakıtının “bilgi” olduğunu, “bilgi”ye sahip olmanın önemini vurgulayarak, “entelektüel sermaye”nin kıymetini hiçbir zaman kaybetmeyeceğini belirtti.
Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Ulaş Akküçük ise, cihazlar arasındaki iletişim konusunda 5G telekomünikasyon altyapısının ön plana çıktığını ifade ettiği konuşmasını, nesnelerin internetine gündelik hayattan örnekler vererek sürdürdü. Üniversitelerde bu konuda disiplinlerarası çalışmalarının artması gerektiğini sözlerine ekledi. MSC Grup Şirketleri Kurucu ve Yöneticisi Adem Kayar da konuşmasının başında, “dijitalizasyon” ile “Endüstri 4.0” arasındaki farka vurgu yaparak, konu hakkında kısmen bir kafa karışıklığı yaşandığını, bu kavramların net bir şekilde tanımlanması ve ondan sonra tartışılması gerektiğini belirtti.
Endüstri 4.0 deyince otomasyon sistemlerinin yatay ve dikey entegrasyon ve iletişiminin sağlanması ve bu sayede sistemin “akıllı” hale gelmesini anlamamız gerektiğini belirten Kayar, kendi sanayi tecrübesinden hareketle konuya dair birtakım örnekler verdi. Artık tüm dünyada “ürün yaşam döngüsünün yönetimi”nin konuşulduğunu belirten konuşmacı, bu ve benzeri gelişmelere bakıldığında Endüstri 4.0’ı kendileri açısından heyecan verici bulduğunu kaydetti. Gençlere, meslekleri ne olursa olsun, dijitalizasyon ve yazılımla bir şekilde ilgilenmelerini tavsiye etti. Ayrıca her işletmenin dijital olgunluk seviyesinin farklı olabileceğini kaydeden Kayar, dolayısıyla ülke bazında Endüstri 4.0’da hangi seviyedeyiz diye bakmanın pek de sağlıklı bir sonuç vermeyeceği değerlendirmesinde bulundu.
“Ülkemizde kavramlar bir anda popüler olup, çok kısa bir zamanda yozlaşıyor. Endüstri 4.0 için de bunu söyleyebiliriz” diyerek konuşmasına başlayan SANLAB Kurucusu Salih Kükrek ise, Endüstri 4.0’ın esasında Almanya’nın resmi devlet politikası olduğunu, her gelişmiş ülkenin çağımızdaki bu yeni gelişmeleri farklı bir isimle anıp farklı noktalarına ağırlık verdiğini sözlerine ekledi. Tüm bu politikalara ve kavramlara tek tek bileşen bazında baktığımızda ise ABD’nin çok ileri seviyede olduğunu aktaran Kükrek, “artık öyle bir noktadayız ki her toplumsal kesim, bu dönüşümün ürünlerine rahatlıkla erişme imkanına sahip” dedi. Bu alanlara kullanıcı değil de geliştirici olarak yatırım yapmak isteyenlere ülkemizde çok büyük destekler verildiğini kaydeden konuşmacı, bu noktada Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yürütülen “Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi”ne vurgu yaptı. Çalıştay, plaket takdimi ve hatıra fotoğrafı çekimiyle son buldu.